Hukuk Fakültesi Koleksiyonu
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.11779/1935
Browse
Browsing Hukuk Fakültesi Koleksiyonu by Department "Hukuk Fakültesi, Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Anabilim Dalı"
Now showing 1 - 20 of 28
- Results Per Page
- Sort Options
Conference Object 7251 Sayılı hukuk muhakemeleri kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun’un belirsiz alacak davasına dair değişikliklerinin değerlendirilmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2021) Yazıcı, Çiğdem7251 sayılı Kanun’la Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda önemli değişiklikler yapılmıştır. Budeğişikliklerden biri de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenen “Belirsiz Alacakve Tespit Davası”na ilişkindir. Öncelikle ifade etmek gerekir ki, üçüncü fıkranın kaldırılması sebebiylemaddenin kenar başlığı artık “Belirsiz Alacak Davası” dır. Üçüncü fıkranın aldırılmasından önce dedoktrinde belirsiz alacak davasının alacaklıya yeterli hukukî koruma sağladığı, belirsiz alacak davasınınkanunda açıkça düzenlendiği bir sistemde, ayrıca belirsiz tespit davasının düzenlenmesinin yerindeolmadığı, söz konusu fıkranın kaldırılmasının yerinde olacağına ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.Kanun koyucu da bu değerlendirmeleri dikkate alarak 7251 sayılı Kanun’la belirsiz alacaklar için belirsiztespit davası açmakta hukukî yararın varsayıldığı üçüncü fıkrayı yürürlükten kaldırmıştır.Article Adi Konkordatoda Çekişmeli Alacaklar Hakkında Dava (iik M. 308/b)(Türkiye Barolar Birliği, 2021) Yazıcı, ÇiğdemAlacağı çekişmeli hale getirilen alacaklı, İcra ve İflâs Kanunu’muzun 308/b maddesi hükmüne göre alacağının maddî hukuk hükümlerine göre belirlenmesi amacıyla konkordatonun tasdiki kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilir. Ayrıca tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Alacaklı süresi içinde dava açmazsa, kendisi için ayrılmış paydan ödeme yapılmasını talep edemez. Bu çalışmada çekişmeli alacaklar hakkında açılacak davanın özellikleri ele alınacaktır.Book Part Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yolları(On İki Levha Yayıncılık, 2025) Yazıcı, Çiğdem; Özekes, MuhammetBu başlık altında uyuşmazlıkların çözümünde alternatif uyuşmazlık çözüm yolları ve özellikle arabuluculuk ele alınmış, ihtiyarî ve dava şartı (zorunlu) arabuluculuk detaylı olarak değerlendirilmiştir.Book Part Arabuluculuk sürecinin temel ilkeleri: eğitici kitabı(www.coe.int/ankara www.arabuluculuk.adalet.gov.tr Council of Europe / Avrupa Konseyi - Eylül 2017, 2017) Yazıcı Tıktık, ÇiğdemBu Eğitici Kitabı, temel arabuluculuk eğitimi verecek eğitmenler için, “Türkiye’de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi” Projesi kapsamında hazırlanmıştır. Proje Aralık 2014 - Eylül 2017 tarihleri arasında uygulanmıştır.Book Part Arabuluculuk Sürecinin Temel İlkeleri: Katılımcı Kitabı(İsveç Kalkınma Ajansı/Adalet Bakanlığı/ Arabuluculuk Daire Başkanlığı/Avrupa Konseyi Projesi- Has Matbaacılık, 2017) Yazıcı Tıktık, ÇiğdemBu katılımcı kitabı, temel arabuluculuk eğitimi alacaklar katılımcılar için "Türkiye'de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi"Projesi kapsamında, Avrupa Konseyi, CEPEJ uzmanları rehberliğinde ulusal yazarlar ekibi tarafından geliştirilmiştir. Proje Aralık 2014-Kasım 2017 tarihleri arasında uygulanmıştır.conference-proceedings.listelement.badge Arabuluculukta Anlaşılan Hususlar Hakkında Dava Açma Yasağının Sınırları ve Sonuçları(İHU Yayınları, 2024) Yazıcı, Çiğdem; Yeşilırmak, Ali; Bozkurt Gümrükçüoğlu,Yeliz; Yakacak, Gülnihal Ahter; Kafalı, Ömer Faruk; Güldağı, Abdülmecit; Kol, Hüseyin YağızhanArabuluculuk süreci sonunda taraflarca anlaşmaya varılması halinde arabuluculuk süreci sona erer (HUAK m.17, 1/a; HUAKY m.20, 1/a). Taraflar, sürece dahil ettikleri uyuşmazlık konularıyla ilgili olarak anlaşmaya vardıklarında anlaşmanın içeriğini, ayrıca düzenleyecekleri bir anlaşma belgesine bağlayabilirse de bu zorunlu değildir. Taraflar-ca anlaşılan hususlar hakkında anlaşma belgesi düzenlenirse bu belge taraflar ve arabulucu tarafından imzalanır (HUAK m.18, I; Yön. m.21, 1). Söz konusu anlaşma belgesinin hukukî niteliği bakımından doktrinde farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu anlaşma belgesinin ilâm niteliğinde olup olmadığının ise çeşitli ihtimâllere göre değerlendirilmesi gerekir. Kanunlarda icra edilebilirlik şerhi alınmasının zorunlu kılındığı hâller hariç, taraflar ve avukatlarıyla arabulucunun birlikte imzalamış oldukları anlaşma belgesi ilâm niteliğinde belge sayılır (HUAK m.18, IV; Yön. m.21, VI). Buna karşılık, sadece taraflarla arabulucunun birlikte imzalamış oldukları anlaşma belgesi veya sadece taraflardan birisinin avukatının imzasını taşıyan anlaşma belgesinin ilâm niteliğinde sayılması için görevli mahkemeden, icra edilebilirliğine ilişkin bir şerh alınması gerekir (HUAK m.18, II, son c.). Ticarî uyuşmazlıklar bakımından ise avukatlar ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilâm niteliğinde belge sayılacağı kabul edilmiştir (HUAK m. 18/4). Arabuluculuk süreci sonunda bir anlaşma belgesi düzenlenmemişse, arabulucu tarafından hazırlanan son tutanakta taraflarca üzerinde anlaşılan hususlar belirtilmek suretiyle arabuluculuk süreci sona erdirilir.Book Part Arabuluculukta etik : eğitici kitabı(www.coe.int/ankara www.arabuluculuk.adalet.gov.tr Council of Europe / Avrupa Konseyi, 2017) Yazıcı Tıktık, ÇiğdemBu Eğitici Kitabı, temel arabuluculuk eğitimi verecek eğitmenler için, “Türkiye’de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uygulamalarının Geliştirilmesi” Projesi kapsamında hazırlanmıştır. Proje Aralık 2014 - Eylül 2017 tarihleri arasında uygulanmıştır.Book Part Arabuluculukta Etik : Katılımcı Kitabı(2017) Yazıcı Tıktık, ÇiğdemBu Katılımcı Kitabı, temel arabuluculuk eğitimi alacak katılımcılar için, “Türkiye’de Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Uy- gulamalarının Geliştirilmesi” Projesi kapsamında, Avrupa Konseyi, CEPEJ (Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu) uzmanları rehberliğinde, ulusal yazarlar ekibi tarafından geliştirilmiştir. Proje Aralık 2014 - Eylül 2017 tarihleri arasında uygulanmıştır.Conference Object A comparative approach to preliminary examination in Turkish civil procedure law and proceeding in jure in Roman law(2017) Alpay, EceThe preliminary examination phase, which is implemented to the procedure to build the case, is an important reform in Turkish Civil Procedure Law which entered in force with the Code of Civil Procedure in 2011. Before the Code of Civil Procedure, the presentation of the written case material to the court inevitably led to case files being inflated and the judges who were already under heavy load had not read the files before the investigation phase. The preliminary examination is the preparatory stage in which the points that the parties agree and disagree are identified prior to the investigation stage, in order to examine and discuss only the disputed facts and the related evidence at the stage of the investigation. In Roman law, in Jure phase was carried out to determine the disputed facts and if there is a right of action, followed by litis contestatio. At this stage, with the participation of the parties, Magistrate specifies the main particulars of the dispute and prepares an agenda for the adjudicating judge to abide. In this presentation, the particulars of the preliminary examination in Turkish Civil Procedure Law will be explained comparatively with the aspects of proceeding in Jure in Roman Law, and the similarities and differences of both concepts will be revealed.Book Part Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri ve Özellikle Arabuluculuk(On İki Levha Yayıncılık, 2023) Yazıcı, Çiğdem; Tuğsavul, Melis Taşpolat; Pekcanıtez, Hakan; Özekes, MuhammetBook Part Davaya Cevap(On İki Levha Yayıncılık, 2025) Pekcanıtez, Hakan; Yazıcı, Çiğdem§ 11. Davaya Cevap başlığı altında davalının savunma hakkı ve bu çerçevede cevap dilekçesi, savunma sebepleri ve karşı dava konuları kapsamlı olarak ele alınmıştır.Book Part E-arabulucuğa Genel Bakış ve Türkiye Açısından Öneriler(IHU Yayınları, 2020) Yazıcı, ÇiğdemBilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişiminin bir sonucu olarak gerek yargı gerekse alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri süreçlerinde teknolojinin etkisi daha hissedilir hale gelmiştir. Ülkemizde mahkeme dosyalarının UYAP ile entegre olarak dijitalleşmesi, elektronik imzaya ilişkin düzenlemeler, elektronik yolla tebligat ve online duruşmalar, yargıda bilgi ve iletişim teknolojisinin kullanımı bakımından örnek gösterilebilir.Article Hacizden Sonra Borcun Taksitle Ödenmesi Taahhüdü(2021) Yazıcı,ÇiğdemBu çalışmada İcra ve İflâs Kanunu’nun 111. maddesinde düzenlenen hacizden sonra borcun taksitle ödenmesi taahhüdünün hukuki niteliği, koşulları, taahhüdün icra takibine etkisi ve taahhüde aykırılığın sonuçları ele alınacaktır. Mehaz İsviçre İcra ve İflâs Kanunu’nun 123. maddesindeki borcun taksitle ödenmesi düzenlemesinden birçok yönden farklı koşullara tabi tutularak, çok sınırlı şekilde uygulama imkânı bulan ancak tarafların menfaatlerine en uygun çözüm olan bu imkânın daha etkin olarak kullanılması bakımından yapılması gereken değişiklik önerilerine yer verilecektir.Article Hacizden Sonra Borcun Taksitle Ödenmesi Taahhüdü (iik M. 111)(Türkiye Barolar Birliği, 2021) Yazıcı, ÇiğdemBu çalışmada İcra ve İflâs Kanunu’nun 111. maddesinde düzenlenen hacizden sonra borcun taksitle ödenmesi taahhüdünün hukuki niteliği, koşulları, taahhüdün icra takibine etkisi ve taahhüde aykırılığın sonuçları ele alınacaktır. Mehaz İsviçre İcra ve İflâs Kanunu’nun 123. maddesindeki borcun taksitle ödenmesi düzenlemesinden birçok yönden farklı koşullara tabi tutularak, çok sınırlı şekilde uygulama imkânı bulan ancak tarafların menfaatlerine en uygun çözüm olan bu imkânın daha etkin olarak kullanılması bakımından yapılması gereken değişiklik önerilerine yer verilecektir.Conference Object Hukuk muhakemeleri kanunu’nda değişiklik yapılmasına dair 7251 sayılı kanun sonrası iddianın ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağına bakış(UYSAD, 2021) Yazıcı, ÇiğdemYargılama kültürünün bir yansıması olarak gelişen ve yargılamaya hâkim olan ilkelerden birisi olan teksif ilkesi, yargılamanın makul sürede tamamlanmasını teminen taraflarca dava malzemesinin belirli bir usul kesitine kadar getirilmesi zorunluluğunu öngörmektedir. Bu zorunluluğun bir tamamlayıcısı ise iddianın ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağıdır. Bu yasak iddia ve savunmanın konusunu oluşturan vakıalar ile talep sonucunu kapsamaktadır. Mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu döneminde sert teksif ilkesinin hâkim olması nedeniyle iddianın veya savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı, davacı için dava dilekçesi, davalı için ise cevap dilekçesi ile başlamaktaydı. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 141. maddesi ise bu yasağı öteleyerek hüküm altına alınmıştır. 7251 sayılı Kanun ile değişiklik yapılıncaya kadar iddianın ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi, dilekçelerin verilmesine kadar, ancak belirli koşulların gerçekleşmesi halinde de ön inceleme aşamasında mümkündü. Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yargılamada yeni bir kesit olarak kabul edilen ön inceleme aşamasında gerçekleştirilen ön inceleme duruşmasına özel bir önem atfeden kanun koyucu, tarafların katılımını sağlamak maksadıyla duruşmaya mazeretsiz gelmeyen aleyhine adeta bir yaptırım hükmü olarak gelen tarafın iddia veya savunmasını serbestçe genişletmesi veya değiştirmesine izin vermekteydi. 7251 sayılı Kanun ile ilgili hükümde yapılan değişiklikle artık iddianın ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi dilekçelerin verilmesinden sonra mümkün değildir. İlgili değişikliğin gerekçesinde, duruşmaya katılan tarafın katılmayan tarafın yokluğunda iddiasını veya savunmasını değiştirip genişletmesinin silahların eşitliği ilkesi ile bağdaşmadığına vurgu yapılmıştır. Sadece duruşmaya katıldığı için bir tarafın diğer tarafa nazaran daha avantajlı bir noktaya gelmesinin, ön inceleme duruşmasına katılımı teşvik etmek amacıyla da olsa adil yargılanma hakkını ihlâl edeceği gerekçesiyle ilgili düzenleme ilga edilmiştir. Bugün gelinen duruma göre, taraflar, iddia veya savunmalarını yazılı yargılama usulünde cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesinde serbestçe genişletip değiştirebilirler. Basit yargılama usulünde ise cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi verilmediğinden yasak, davacı için dava dilekçesinin verilmesi ile, davalı için ise cevap dilekçesinin verilmesi ile başlayacaktır. Yeri gelmişken belirtelim ki, yazılı yargılama usulünde davalının cevap dilekçesi vermemesi halinde, davacının cevaba cevap dilekçesi vermesi söz konusu olmayacağından, davacı bakımından yasak dava dilekçesinin verilmesi ile başlamış olacaktır. Bu tebliğ kapsamında iddianın ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önceki ve sonraki dönemde, 7251 sayılı Kanun ile yapılan tadil de dikkate alınarak ele alınacaktır.Master Thesis İngiliz ve Türk Yargılama Hukukunda Sözlülük İlkesi(İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Özel Hukuk Anabilim Dalı, 2018) Alpay, Ece; Deren Yıldırım, NevhisMedeni usûl hukukunda sözlülük ilkesi, yargılama faaliyeti boyunca çeşitli görünümlere sahiptir. Sözlülük ilkesi hüküm temelini oluşturacak dava malzemesinin sözlü olarak sunulmasını ifade ettiği gibi, ayrıca yargılamanın şekli anlamda yürütülmesini kolaylaştıran bir enstrüman olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada sözlülük ilkesinin yargılamada ne ölçüde rol oynadığı ve ne ölçüde kısıtlandığı incelenecektir. Tez, giriş ve sonuç bölümü hariç iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümün birinci kısmı sözlülük ilkesinin tarihsel temellerine ayrılmıştır. İkinci kısımda ise öğretide ileri sürülmüş görüşlerden istifâde edilerek sözlülük ilkesinin tanımı ve doğrudan bağlantılı olduğu diğer ilkelerle ilişkisi ele alınacaktır. İkinci bölümde ise sözlülük ilkesinin yargılama aşamaları boyunca nasıl tatbik edildiği detaylı olarak açıklanacaktır. Çalışmada İngiliz ve Türk hukuku mukayeseli olarak ele alınmış, böylece ilkenin Anglo-Sakson hukuk ve Kıta Avrupası hukukundaki farklı görünümleri ortaya konmaya çalışılmıştır.Conference Object İş Mahkemeleri Kanunu’nun Arabuluculuk Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi(İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi, 2018) Yazıcı Tıktık, ÇiğdemEn temel yenilik olan ve çokça tartışılan arabulucuya başvuru zorunluluğu, dava şartı olarak arabuluculuk ya da zorunlu arabuluculuk olarak ifade edilen yeni düzenleme değerlendirilecek, sonrasında ise İş Mahkemeleri Kanunu ile arabuluculuk hukukuna getirilen yeni hükümler kısaca değerlendirilecektir.Conference Object İstinaf sonrası temyiz(2016) Yazıcı Tıktık, ÇiğdemHukuk Muhakemeleri Kanunu Çerçevesinde İstinaf ve Temyiz Kanun Yolu Sempozyumuconference-paper-not-in-proceedings.listelement.badge Karşı Davada Yeni Perspektifler: Görev, Taraflar ve Terditli Talepler Üzerine Bir Değerlendirme(2025) Yazıcı, Çiğdem; Yazıcı, ÇiğdemArticle Les Conventions Préparatoires(Istanbul University Press, 2024) Işıntan, PelinLa phase précontractuelle est une zone grise, difficile à cerner et gouvernée par la liberté contractuelle. Les parties sont libres d’organiser leurs pourparlers conventionnellement et s’imposer des devoirs contractuels même en période précontractuelle. Par convention précontractuelle nous entendons un acte bilatéral qui vise la conclusion du contrat négocié. Puisque le Code des Obligations turc ne consacre pas une section spécifique aux pourparlers les parties ont grand intérêt à organiser cette phase et définir les règles à suivre et leurs comportements réciproques. Les parties peuvent former des actes précontractuels sous des formes et avec des contenus très variés. Nous allons nous limiter aux actes bilatéraux conclus entre les parties puisque nous examinons les conventions préparatoires. Par conséquent, les actes unilatéraux tels que la lettre d’intention envoyée par l’une des parties avec l’intention de débuter les pourparlers ne seraient pas traités dans cet article. Ainsi nous envisageons une étude sur les conventions précontractuelles en tenant compte de leur effet obligatoire. Dans un premier temps, nous traiterons les conventions qu’on pourrait appeler les contrats préparatoires qui créent un effet obligatoire pour au moins une des parties, et ensuite nous examinerons les conventions munies d’un tel effet.